“Siz hiç ellerinizde Çoban yastığı, başınızı şu pencerenin köşesine dayayıp uzaklara baktınız mı? Geceleri gökyüzünde bir yıldız kaysa “Bak bu benim Hasanım, ayan oldu! Beni duydu!” diyerek ümitlendiniz mi? Belki bir gün Hasan’ım, şu yollardan çıkıp gelir diyerek karşı yatan ulu dağlara bakıp hasret mahnıları okudunuz mu?
Turnalarla sohbet ettiniz mi?”
Necdet Ekici’in son derece kıvrak kalemi, ayrıntıları yakalayan gözlem gücü, hikâyelerindeki sağlam örgü ve dile olan hâkimiyeti; hikâyelerini çevrelemekle kalmıyor, insan psikolojisinin derinliklerine de ulaşıyor.
Ekici’nin hikâyelerinde güçlü gözlemler, inandırıcılık ve sivrilikleri olmayan bir gerçekçilik görülür.
Hikâyelerinde halk bilimi unsurlarını başarıyla kullanan yazar, kök değerlere bağlı, bu toprakların özgün sesidir. Ekici, milli renklerle hemhâl olmuş, kökü mazide olan atinin güçlü bir temsilcisidir.