İnsanın en derin arzularından biri, anlamlı bir yaşam sürmek ve geride silinmez izler bırakmaktır. Bu, zamanın ötesine uzanan ve yaşamın ötesinde devam eden bir bağlılık gerektirir. “Huzura Kavuşan Ruh” kitabı, bu arayışın en güçlü ve etkileyici örneklerinden birini sunmaktadır. Adı, İslam’ın mistik tarihinde derin izler bırakan Rabia bint İsmail, bize yalnızca bir kadının hikâyesini değil, Allah’a adanmış bir kulun hikâyesini anlatır. Bu yolculuk, suretleri değil, niyetleri yüce tutan bir yoldur.
Rabia bint İsmail, Basra’nın topraklarından çıkan ve dünyanın dört bir yanına ilham veren bir ışık olmuştur. Onun yaşamı, Allah’a duyduğu derin sevgi ve teslimiyetle yoğrulmuştur. İslam’ın ilk dönemlerinde yaşamış bu büyük kadın sûfî, bugün bile inananlar için bir rehber ve ilham kaynağıdır. Rabia’nın hikâyesi, sıkıntılarla ve zorluklarla başlayan, ama nihayetinde derin bir manevi huzur ve aşk dolu bir hayata dönüşen bir yolculuğu anlatır.
Rabia, henüz doğduğu günlerde babasının rüyasında Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in (s.a.v.) ona “Üzülme! Bu kız öyle bir hanım olacak ki ümmetimden yetmiş bin kişi onun şefaatini isteyecek” demesiyle müjdelenmiştir. Bu ilahi müjde, onun hayatında büyük bir dönüşüm yaratmıştır. Babasının gördüğü bu rüya, Rabia’nın kaderinin ne denli yüce olduğunu ortaya koymuştur. Bu müjdenin ardından gelen sıkıntılar ve zorluklar, Rabia’nın Allah’a olan teslimiyetini ve sevgisini daha da pekiştirmiştir.