Birtakım Azizliklerin Öyküsü
1973 yazı, biraz çekinerek telefon açıyorum; "Aziz Ağabey," diyorum "sizin öykülerinizden ben bir oyun yapmak istiyorum. Adı Azizname olacak, köşe yazılarınızdan Merhaba'yla başlayacak Selam'la bitecek." Çekiniyorum çünkü daha önce bu tür önerilerle gidenleri, biliyorum hep geri çevirdi. "Ben oyun yazarıyım, öykülerimden oyun yapılacaksa ben kendim yaparım," diyordu. Bu kez, hayret, hiç korktuğum gibi olmuyor, öneriyi olumlu karşılıyor. "Merhaba'ya Selam'ı ben de düşünmüştüm," diyor. "Bağlayıcı unsurlar konusunda yardımcı olabilirim." Hiç böyle bir alışkanlığım olmamasına karşın o gün telefonda söylediklerini bir kenara not etmiştim. Önerilerde bulunuyor. "Büyük salonda oynarsanız boş kalma tehlikesi var" diyor. "Başka, daha eğlendirici bir oyun bulsanız, önemli olan ayakta kalmak," diyor. Bu alçakgönüllü kaygıları dile getiren de ülkenin en çok satan gülmece yazarı. Oyuna katmayı düşündüğüm bir öykü için, "o olmasın, zamanı değil, paşaları kullanma," diyor.
Genco Erkal